Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
- My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
- We had a heart-to-heart talk with each other.
Tom altın yüreklidir.
- Tom has a heart of gold.
Ona yürekten teşekkür ettim.
- I thanked him from the bottom of my heart.
O canı gönülden yaptı.
- He put all his heart and soul into it.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.
- I didn't have the heart to tell him the truth.
Cesaretini kaybetme, Tom.
- Don't lose heart, Tom.
Korku kalbime süzüldü ve orada yerleşti.
- Fear crept into my heart and settled there.
Benim kötü bir kalbim var. Koroner arter hastalığı.
- I've got a bad heart: coronary artery disease.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
I heart you (I love you).
Ama aşk kalbinizi kırabilir.
- But love can break your heart.
Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!
- Open your heart; write beautiful love sentences!